Tuesday, May 29

Pirates of Caribbean izledim. Pek bir beğendim, ve fakat fark ettim ki Jack Sparrow artık beni sıkmaya başlamış, sevimli, başarılı bir karakter yaratmışlar, ona lafım yok ama gel dikiz içi boş kalmış. Amaçsız, manasız fazla serseri mayın olmuş. Gelecek filmler Jack Sparrow odaklı olmaya devam ederse benden söylemesi insanlar kabak tadı almaya başlayacak. (kadınlar değil tabi, johnny depp o kostümle ekranda olduğu sürece onlar drool edecektir)

Filmin ilk yarısı benim için biraz bayıktı, alt yapı oluşturma yoluna gitmişler ve kendi içinde güzel sekansları, hoş diyalogları olan bir ilk yarı ama 1.5 saat kadar sürdüğü için bir noktadan sonra genele yayılan ağır tempo sıkıyor insanı. Ufak tefek yerlerde kendini hissettiren özel efekt bütçesi ile 2. yarının umudunu veriyor sadece.

2. yarı ise beklentilerimi karşıladı, içimdeki tüm korsan ruhunu açığa çıkaran bir 2. yarıda can sıkıcı pek az şey vardı. Calypso'nun dev olmasını şahsen biraz lame bulduğumu itiraf etmeliyim. Sanırım ihtişamlı ibr şey yapma isteği ile bütçe kısıtlamaları arasında kalmışlar ve bu yüzden böyle cheesy bir dönüşüm uygulamışlar. Deniz savaşı ise her saniyesi ile görsel şölendi, başarılı bir müzik, cıvıklaşmayan bir mizahi altyapı (fekat gemideki evlenme törenine kahkahalarla güldüğümü itiraf etmeliyim). Pek leziz idi. Yapanın ellerine sağlık.

Film dışı konulara gelecek olursak, bilen biliyo evdeki canavarla uğraşıyorum hala. dolayısı ile güneşi görmeyi özledim hakkatende. Ama öte yandan ara sıra sinirlendirse de karşılıklı bya bi alıştık birbirimize yahu. Onun dışında önemli bir durum yok, günler geçiyo. Günler güzelleşiyo. Geleceğe belki de uzun zamandır olmadığı kadar umutla bakıyorum, her geçen gün kendimi bulduğumu, özüme döndüğümü hissediyorum. Ve fark ediyorum ki, ben beni özlemişim.

1 comment:

Cyprinus Carpio said...

Filme giderken haber vermeyenin kaderi bir çuvak bok olsun.