Monday, April 30

Blessed are the forgetful

Bir insanın masumiyetini kirletmeye kimsenin hakkı yoktur.

Birkaç ay önce, Eternal Sunshine of the Spotless Mind isimli filmi izlemiştim. O dönemki ilişkimde sorunlu bir dönemden geçiyorduk, salt sevginin ve fedakarlığın yetmemesi durumunu yaşıyorduk. Ben azılı bir olumlu olarak sevgilimin dürüstlüğüne inanıyordum ve her ne kadar üzülsemde öyle ya da böyle onun hayatımda olacağını bilmekten buruk bir mutluluk duyuyordum. Filmi izlerken bir şeyler oldu, ekranda gördüklerim gerçeğe dönüştü, Jim Carrey ben miydim, Clementine o muydu, olaylar ne kadar da birbirine benziyordu. Ayrıntılara girmeyeyim ama bok gibi olmuştum. Sevipte kavgalar, anlaşmazlıklar kötü şeylerdi ama filmin anlattığı şey. O insanın tamamen zihninden silinmesi. Tahayyül etmeye çalıştım, öyle olduğunu hayal ettim. Ve oracıkta, kanepenin üstünde oturduğum yerde öldüğümü hissettim.


.....

aradan aylar geçti, şiddetli kavgalar, güzel günler, terli geceler, ayrılık, küslük, kötü olaylar. Sebep? Çünkü ben hala aynı salak optimist, ben hala aynı salak değer veren.
Şimdi istiyorum ki, silinsin beynimden zihnimden tüm olanlar. Eğer gelecekte yeniden birini sevebilmem, güvenebilmem, inanabilmem lazımsa. Silinsin yaşanan her şey.
İnsan bazı anıları, acı versede saklar. Acısına rağmen pek çok şey öğrenmiştir, ve acısının yanında pek çok güzel hatırayla da harmanlanmıştır çünkü.

Ama ben bu dersi unutmak istiyorum öğretmenim.

No comments: